Babilin en Zengin Adamı – George S. Clason

Zenginlik bir ağaç gibi küçücük bir tohumdan ortaya çıkar. Biriktirdiğin ilk kuruş bu ağacın tohumudur. Bunu ne kadar erken ekersen ağaçın da o kadar çabuk büyür.

Arkad

Altını Arayan Adam

Bir zamanlar sonsuz zenginlikleri ile bilinen Babil’de Bansir adında bir at arabası ustası yaşardı. İşinde çok başarılı ve yetenekliydi ancak Bansir’in içi sıkıntı ile dolmuştu. Hayatı boyunca arabalar üreterek çok sıkı çalışmıştı. Ancak yine de cüzdanı boştu, borçları bir türlü azalmıyordu, zenginlik ve refah ile ödüllendirilmemişti. Hayal kırıklığı içinde en yakın arkadaşı Kobbi’ye sordu: “Neden zengin insanlar gibi biz de bu yaşamdaki payımıza düşen güzel şeyleri elde edemiyoruz?”

Cevabı arkadaşı da bilmiyordu. Yine de aklına bir fikir geldi. Babil’in en zengin adamı Arkad çocukluk arkadaşları idi. Aynı yerde büyümüş, aynı eğitimi almışlardı. Ne var ki varlıkları arasında dünya kadar fark vardı. Bansir, Arkad’ın ne kadar şişkin bir cüzdanı olduğundan bahsedince Kobbi şöyle yanıt verdi:

“Saçmalık! Bir insanın zenginliği taşıdığı cüzdanda değil. Kalın bir cüzdan, içini dolduracak geliri olmadan hızla boşalır. Arkad ne kadar harcarsa harcasın, sürekli olarak cebini dolduran bir geliri var.”

Böylece iki arkadaş Arkad’a gidip ve ona zengiliğin sırrının ne olduğunu sormaya karar verirler. (1.13)

Gerçek zenginlik, sadece cebinizde taşıdığınız paraya dayalı değildir. Daha çok, düzenli ve sürdürülebilir bir gelire sahip olmak, zenginliği sürdürmek için önemlidir.

Bansir ve Kobbi, Arkad’ı bulurlar. Hal hatır sorup bir süre sohbet ettikten sonra Bansir şöyle der: “Ey Arkad! Sen Babil’in en zengin adamı oldun. Bizler ise geçimimizi zor sağlıyoruz. Oysa bir zamanlar hepimiz eşittik. Aynı mahallede büyüdük. Aynı hocadan eğitim aldık. Birlikte Aynı oyunları oynadık. O zamanlar sen bizden daha üstün değildin. “Peki o zaman neden kader “bizi” yok sayarak bütün güzel şeyleri sana verdi?”

Bunun üzerine Arkad cevaplar: “Gençliğinizden beri hiç gerçek varlık edinemeydiyseniz ya zenginliği inşa etmenin kurallarını “hiç” öğrenememişsiniz ya da bu kuralların “farkında” bile değilsiniz. Vefasız kader hırçın bir tanrıçadır. Hak etmediği zenginliği elde eden her adamın sonunu getirir!”

Bir zamanlar ben de sizler gibiydim. Ancak zenginliğin büyük bir güç olduğunun farkındaydım. Bu yüzden ben de hayattaki iyi şeylerden payıma düşeni talep etmeye karar verdim. Ve bunu başarmak için zamana ihtiyacım vardı. Zaman herkesin fazlası ile sahip olduğu tek şeydir. Önemli olan bu zamanı doğru kullanabilmektir. Ben de zamanımı doğru kullanmak ve zenginliğe giden yolu bulmak için bir kayıt ofisinde katip olarak çalışmaya başladım ve günün birinde bana zenginliğin sırrını verecek bir kişi karşıma çıktı. Şimdi beni iyi dinleyin ve benim ondan öğendiklerimi siz de benden öğrenin.

Zenginlik onu anlamayan ve haketmeyenlerin ellerinde uzun süre boyunca kalmaz. Hızlıca zengin olduğunu zanneden kimseler günü geldiğinde kaderin cilvesiyle yine ellerindeki herşeyi yitirip gidebilirler.

Arkad’ın Sırları

Bir gün Babil’in en büyük para taciri Algamish çıkagelir ve Arkad’dan kendisi için kil tabletlere uzun bir metin yazmasını ister.

Arkad bu işi yetiştirebileceğini ancak karşılığında para yerine zenginliğin sırrını açıklamasını ister. Tüm gece boyunca beli ağrıyıp gözleri kan içinde kalana kadar çalışan Arkad işi yetiştirir.

Kil tabletlerinin hazır olduğunu gören Algamish mutlu bir şekilde, “Şimdi sözlerimi iyi dinle,” der.

“Kazandıklarımın bir bölümünü kendime saklamaya karar verdiğim zaman, zenginliğe giden yolu buldum.”

Arkad şaşkınlık içinde, “Kazandıklarımın hepsi benim değil mi zaten?” der.

Algamish yanıtlar: “Kıyafetlerini yapan adama para ödüyorsun, ayakkabını yapana ödüyorsun, yediklerini ödüyorsun. Peki geriye ne kaldı? Seni aptal! Herkese ödeme yapıyorsun ama kendine hiçbir şey ödemiyorsun. Zenginlik bir ağaç gibi küçücük bir tohumdan ortaya çıkar. Biriktirdiğin ilk kuruş bu ağacın tohumudur. Bunu ne kadar erken ekersen ağaçın da o kadar çabuk büyür.” (1:00)

“Her zaman ilk önce kendine ödeme yapmalısın. Uzun bir süre içinde zenginliğe giden yolu açmanı sağlayacak birikimi elde etmek için kazancının en az onda birini kendine saklamalısın.”

Bir zaman sonra Algamish geri gelir ve Arkad’a sorar: Sana verdiğim tavsiyeyi yerine getirdin mi oğlum?

Arkad gururla cevap verir: Evet, her ay kazandığımın onda birini kendim için biriktirdim.

“Peki ne yaptın paranla?” diye sorar Algamish. Arkad yanıtlar: “Tuğla ustası Azmur’a uzak diyarlardan değerli taşlar getirmesi için verdim. Bunları satıp kar elde edeceğiz.”

Bunun üzerine Algamish gülümseyerek şöyle der: “Her aptal ders alarak öğrenir! Neden tuğla ustasının mücevherler hakkındaki bilgisine güveniyorsun? Şimdi birikimlerin yok oldu ve zenginlik ağacını kökünden sarstın…”

“Tavsiye bedava verilen bir şey olsa da kimden ne konuda tavsiye aldığına dikkat et!” (40s)

Daha sonra Algamish gider ve gerçektende Fenikeliler sahtekar çıkarlar ve Arkad tüm birikimini değersiz taşlara harcamış olur. (49s)

Tavsiye bedavaya verilen bir şey dahi olsa kimden tavsiye aldığına dikkat etmelisin. Birikimlerini asla anlamadığın yatırımlara ve gerçek olamayacak kadar iyi görünen şeylere yatırmamalısın.

Oniki ay sonra Arkad Algamish ile tekrar karşılaşır ve Algamish sorar: Son görüştüğümüzden beri neler yaptın?

Arkad yanıtlar: Kendime düzenli bir şekilde ödeme yapmaya devam ettim ve bu sefer birikimlerimi kalkan ustası Aggar’a bronz alması için verdim. Dört ayda bir bana faiz ödüyor.

“Peki kazandıklarını ne yapıyorsun?” diye sorar Algamish. Arkad yanıtlar: şarap ve keklerle kendime ziyafet çekiyor yeni kıyafetler ve genç bir binek hayvanı alıyorum.

Algamish gülerek şöyle der: “Tüm birikimlerinin çocuklarını yemişsin. Artık onlar senin için çalışıp yeni çocuklar üretemez. Kazandığın altınlardan kendine bir köle ordusu kurmadan zengin ziyafetler çekmemelisin!”

Zaman içinde birikimlerinin büyümesi için onlardan elde ettiğin gelirlerin de önemli bir bölümünü yatırıma yönlendirmelisin. Böylece zamanla birikimlerin bir kartopu gibi büyüyecek ve paran senin için çalışıp gittikçe artan bir hızla sana ödeme yapacak.

Bu nasihati verdikten sonra Algamish gider ve Arkad’ı on iki yıl boyunca bir daha görmez. Artık yaşlı bir adam olduğunda tekrar karşılaşırlar, ve Algamish şöyle der: Para kazanmayı, onu elinde tutmayı, ve doğru bir şekilde kullanmayı öğrendin Arkad. Ben çok yaşlandım, ve Nippur’daki varlıklarımı yönetmesi için senin gibi sorumluluk sahibi bir gence ihtiyacım var. Karşılığında kazancımdan payına düşeni alacaksın. Arkad bu teklifi kabul eder ve kısa sürede başarılı bir şekilde Algamish’in varlıklarını daha da arttırır.

Arkad öyküsünü bitirince arkadaşı der ki: Algamish sana bu fırsatı verdiği için çok şanslıymışsın. Arkad yanıt verir: Bir balıkçıya çok iyi balık tutmayı öğrendiği için şanslı dermiydin? “Fırsat, kendini beğenmiş bir tanrıçadır ve hazırlıksız olanlarla vaktini harcamaz.”

Diğeri şöyle der: “İlk yılın birikimlerini kaybettikten sonra devam etmiş olman güçlü bir azme sahip olduğunu gösteriyor.” Bunun üzerine Arkada yanıtlar: “Kendime ne kadar küçük de olsa bir görev verdiğimde onu sonuçlandırmadan rahat edemem. Eğer kendime 100 gün boyunca köprüyü geçerek şehre gidip orada bir çakıl taşını suya atacağımı hedef koyarsam hiçbir zaman yarın iki taş atayım, aynı şey demem.”

“Zenginlik insan enerjisini nereye verirse orada büyür. Eğer zengin bir adam yeni bir saray yaparsa ödediği altınlar yitirilmiş mi sayılır? Saray bittiğinde değeri bütün bu masrafların toplamı değil midir? Üzerinde olduğu toprağın değeri sarayın varlığıyla birlikte artmamış mıdır? Fenikeliler denizden gelen ticari zenginlikleriyle çıplak sahillerde görkemli şehirler inşa etmediler mi?”

Yıllar içinde Arkad’ın tavsiyelerini değerli bulanlar onu düzenli olarak ziyaret etmeye ve ondan yeni fikirler almaya geldiler. Onlara yatırımlarının güvenli bir getirisi olabileceği konusunda fikir verdi; birikimlerin kaybolmaması ya da getirisi olmayan bir şeye dönüşmemesi gerekiyordu.

Bu adamların hayatlarındaki dönüm noktası, Algamish’in Arkad’a, Arkad’ın da onlara aktardığı gerçekliği fark ettiklerinde oldu.

Şanş Tanrıçası ile Tanışın!

“Eğer bir adam şanslıysa, başına gelecek iyi şeyleri bilmek mümkün değildir. Onu Fırat Nehri’ne atın, ve yüzerek çıktığında elinde bir inci tanesi olur.”

Babil atasözü

Antik Babil’de her kesimden insan öğrenme tapınağı denen özel yerlerde bir araya gelerek birbirleri ile bilgilerini paylaşır ve farklı konularda öğüt alırlardı. Sınırsız serveti ile dillere destan olmuş Arkad da sık sık bu merkezde onun deneyimlerinden faydalanmak isteyen Babil’in vatandaşları ile bir araya gelirdi. Yine böyle bir günde Arkad ile Babilliler Şans Tanrıçası hakkında konuşmak isterler.

Arkad sorar: Aranızda hiç bir çaba sarf etmeden bir hazine bulan oldu mu?

Hiç kimseden cevap gelmez.

Tekrar sorar: Peki zar atarak kumarda daima kazanan ve böylece zengin olan var mı?

Kimse el kaldırmaz.

Bunun üzerine Arkad devam eder: Kumarda kazanmanız için sadece zarın “bir yüzünün” denk gelmesi gerekir. Oysa, kaybetmenize sebep olacak 5 tane daha yüzü vardır zarın. Bu oyunu kuran kişiler, altıda beş ihtimalle oyunu size karşı kazanacaklardır. Bu tip oyunlarda kazanma ihtimalinizin çok düşük olduğunu, ve sürekli kazanmanızın mümkün “olamayacağını” bilmeniz gerekir. Bu yüzden şans tanrıçası böyle yerlere uğramaz. Onun size gerçekten yardım etmesi için, kazanma ihtimalinizin de yüksek olduğu işlere yönelmeniz lazım.

Eski bir tüccar ayağa kalkar ve şöyle der: o zaman hayatta elimizden kaçan, değerlendiremediğimiz fırsatlar üzerine bize tavsiyelerde bulun. Çünkü mutlaka “her insanın” zaman zaman kaçırdığı fırsatlar olmaktadır. Arkad memnuniyetle kabul eder, ancak önce herkesten kaçırdıkları fırsatlar üzerine bir hikaye anlatmasını ister.

Tüccar, zamanında kazancının onda birini yatırıp bugün çok zengin olabileceği bir teklifi reddettiğinden bahseder. Bir zamanlar, babası ona bu kazançlı işten bahsettiğinde ona: “Daha çok gencim baba! Çok zamanım var!” diyerek, parasının tamamını lüks şeylere harcadığından söz eder.

Bir hayvan tüccarı ise, bir gece yarısı karşısına çıkan çok karlı bir teklifi, aşırı kararsızlığından ve risk almaktan çekindiği için değerlendiremediğinden söz eder. Garantici olmak için, sabahı beklediğinde başka bir tüccara kaptırmıştır şansını.

Hikayeler bitince Arkad şöyle der: hayatımda gördüğüm kadarıyla, fırsatlar “herkesin” eline geçti. Bazıları bu fırsatlara “sarıldı”, bazılarıysa en derin arzularını tatmin etmek için yola çıktı. Bazıları da “duraksadı”, harekete geçemedi ve geride kaldı…

İyi şans fırsatları takip etmeyen insanların başına gelse bile, değerini bilemeyecek, ve onu kullanamadan ellerinden kayıp gidecektir. Gerçek şans, sadece fırsatları kovalayan ve onların değerini bilen kişilere gelir. Kendilerini geliştirmek için fırsatları kabul etmeye hevesli olanlar, iyi tanrıçaların ilgisini çeker. “Harekete geçmek” sizi arzuladığınız başarılara götürür.

İyi şans tanrıçası, sürekli “erteleme hastalığı” olan insanlara değil, zamanında vakit kaybetmeden harekete geçmeyi bilen, “girişimci insanların” yanında olur.

Harekete geçen insanlar, İyi Şans Tanrıçası tarafından tercih edilir!

Fırsatlar kapınıza geldiğinde, kararsızlığa kapılıp zaman kaybetmek, ya da aşırı ihtiyatlı davranmak sizi büyük kazançlardan mahrum bırakabilir.

Şansını değerlendirmeyi bilen insanlar, planlar yapar, hazırlanır ve fırsat kapılarına geldiği anda vakit kaybetmeden harekete geçerler.

Bazı büyük fırsatlar, meyvelerini yıllar sonra verebilir. Onları değerlendirmek için, bugün birtakım lükslerinizden feragat etmeyi göze almanız gereklidir.

Perspektif Yazar:

Bilim, teknoloji, kişisel finans ve yatırım gibi konuları, 21. yüzyılın yeniliklerini samimi ve anlaşılır bir şekilde tartışıyoruz. Amacımız, okuyucularımıza değerli bilgiler sunarak, geleceğe daha iyi hazırlanmalarını sağlamak.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir